1.27.2013

Son Gün

Yazmam gereken son şey ise son günüm.

Bavulumu güç bela arabanın bagajına atmıştık. Anne ve babama son kez sıkıca sarıldım. İki abim ve iki arkadaşımla beraber arabaya doluştuk.
Hayatımda ilk defa trafik olmasını bu denli çok istedim, geçtiğimiz her ışıksa yeşildi aksi gibi.

Sardegna

Yazmak istediğim ilk konum Sardegna yani nam-ı değer Sardinya hakkında. Hepimizin bildiği Sardinya adası İtalya'nın en büyük ikinci adası olmakla beraber özellikle yaz turizmi gelişmiş bir ada.
İtalya AFSsi her yıl Mart-Nisan ayları arasında bir değişim haftası düzenler. Bu değişim haftasında aynı bölgede bulunduğun diğer AFSlilerle beraber başka bir bölgeye 1 haftalığına gönderilirsiniz. Bir aile yanında kalırsınız, okula gidersiniz... Değişim içinde değişim.
Bizim Sardegna'ya gideceğimiz hafta yurt geneli epey bir yağışlıydı, dolayısıyla turistik açıdan beklentilerimiz epey bir düşüktü. Elimize tutuşturulan programda aksi gibi gezilerle doluydu. 3 AFSli uçakta somurtuk bir şekilde otururken içimizi rahatlatan tek düşünce 1 hafta okuldan yırttığımızdı.
Durgun geçen ilk günümüzün ardından Sassari'de (kaldığımız bölge) yaşayan AFSlilerle tanışma fırsatımız oldu. Hemen ardındansa Bizim gibi değişim haftası için gelen diğer AFSliler... Böylece bir anda 18 kişilik bir öğrenci kitlesi oluşturmuştuk.
 Sözü çok uzatmadan, o haftanın geçirdiğim en güzel ve en dolu hafta olduğunu söylemek istiyorum. Belki hava pek güneşli değildi ama tanıştığım yeni yüzler bende güneşin tenimde oluşturacağı yanık izlerinden daha kalıcı izler bıraktılar.




Dip Not: Pizza çok dandik duruyor olabilir ancak inanın bana enfes! İtalyan tarzı fast food bu olsa gerek!

I'm Back Bitches!

Ve işte geri döndüm! sadece hiç okunmayan bloguma değil aynı zamanda İstanbul'a, evime. Tabii ben geri döneli çok oluyor, yazmaya üşendiğim, hatta aklıma gelmediği için pek uğraşmadım yazmakla. Ancak bahsetmek isyediğim son 2 olay var İtalya'da yaşadığım. Öncelikle onlardan bahsedip sonra günümüze, artık sıradanlaşmış olan hayatıma geri döneceğim.
Sanıyorum ara sıra daha ottan boktan konuları da yorumlarım, var olmayan sevgili okurum.

3.20.2012

MILANO!

Son yazimda bahsetmedigim tek (onemli) sey 3 gunluk Milano gezimdi. Geziye ben, Vincenzo(host abim) ve Jacopo(en iyi arkadasi) beraber gittik. Guya buyukanne-babayi(nonni diyorum kisaca) ziyaret edecektik, tabi onlarin evinde olabildigince az vakit geçirip tum zamanimizi ve enerjimizi dolasmaya harcadik. Ilk defa Lazio bolgesinin disina çiktim. Geziyse :

GUN1:
Gune sabahin besinde uyanarak basladik, uçagi muçagi pek hatirlamiyorum, yari uyur gezerdim o saatte. Havaalaninda nonno karsiladi bizi, evine gittik tingil mingil. Sonrasinda bir oglen yemegi yemisim ki dillere destan bir lazanyasi vardi. Ondan onceyse geç bir kahvalti yapmistik, nonnanin hazirladigi elmali turta omrumde yedigim en iyi turtaydi. Dunyanin neresinden oldugunun hiçbir onemi yok ; buyukannenin yemekleri her zaman muhtesem... Agzim sulandi lan!
Saat 2 civarinda Monza'ya gittik trenle. Bilet kontrolunun de esiginden donduk(ben niye telaslaniyorsan, biletleri almistik zaten, iç gudu filan herhalde) Bu guzel kasabanin en hareketli kismi bir nevi Taksim'i cagristirdi bana, tabi daha bir pisirigi. Ama hos bir canlilik vardi etrata, genç insanla kayniyordu her yer, epey kalabalikti. Duomo'yu gorup, bir yigin fotograf çekip, yoreye has uç farkli bira aldiktan sonra geri donduk.
Aksamaysa, ohysssss ; bir yedik bir yedik. Enfesti vallahi.
Nonna'nin asiri israrlarina karsi bir yarisma programi izledim onunla beraber. Hepsi ayni iste ; var misin yok musunlar, unlulerin danslari, survaviorun ayni versiyonlari, biri bizi gozetliyorlar, wipe outlar,kelime oyunlari... Yasli kadinlar neresini bu kadar çok begeniyorlar bunlarin hala da çozemedim gitti. O yorgunlugun uzerine yari uyuklar vaziyette izledim sonra da tipis tipis uyumaya gittim. O lanet, tahtalari sirtima girdigini hissettigim yataga ragmen de misil misil uyudum.

GUN:
"Milano'ya gidecegiz."denildigi için nonna'nin 'super' oldugunu iddia ettigi kahvaltiyi erkenden ettik. Neydi diye sorarsaniz bildiginiz sutlu kahve, puskevit(unutmayalim, unutturmayalim) ve erik marmeladina bana bana yedigim hazir kuruvasandi. Neydi diye sormazsanizsa sunu soyleyeyim : marmeladi sevdim ama benim anneanneminkisi çok pis dover. Sik sik kendimi karsilastirmalar yaparken bulsam da aslinda çok farkli kulvardaydilar. Biraz antipatik de olsalar sirf yemekleri için katlanabilirdim -ki yemek disinda çok da bir araya gelmeye firsatta olmadi- fakat hiost ailemin iddia ettikleri kadar da rezil degiller, sadece yaslilar ve hayatlari fazla monoton. Hepsi bu. Baska bir afsliden duymustum su sozu : "Afs yilinin bana ogrettigi baska bir seyse asil ailemin nasil da mukemmel oldugunu gormek oldu." Bizim ailemizde de her turlu sey olabilir ama sevgi asla eksik olmaz.
Nerde kalmistim ben? Ha, evet, Milano. Trenle bir yere geldik ki sormayin, ya tecavuze ya tacize ugrayacagiz : yerin altinda, boyasiz beton duvarlarin arasinda, trenlerin raylardan çikardiklari gicirtisini saymazsak kimseciklerin olmadigi urkutucu bir yer, çok fena korku filmleri çekilir orada. Usta katlarsa aksine çok modern. Disari çikinca ise bir adet Mecdiyekoy.! Her taraf lanet, okuz kadar çirkin çirkin binalarla olu. Megersen sehrin yani kismiymis orasi. Epey bir de insaat vardi, saniyorum ki 5 yila filan toparlanir, daha modern bir sehir havasi verir.
Duygularim surekli olarark degisti sehir hakkinda ; bir huzur verici, sakin geliyordu, bir sikici, bir fazla duzenli, bir kalabalik... Simdiyse rahatlikla soyleyebilirim bunlarin hepsinin birden dogru oldugunu. Inanilmaz duzgun, temiz ceddeleri ve mimari yapisiyla Viena'yi çagristirdi bana biraz ancak italyan insanlarinin ortama getirdigi canlilik bariz olarak hissediliyordu. Ayrica sanayii yaninin da çok guçlu oldugunu anlamak hiç de zor degildi. Daha uçaktan indigimiz andan itibaren her yerde fabrikalar vardi ve tren yolculuklarimizda da hep eslik ettiler bize.
Vitrinlerden gozumu ayirmadan, camina burnu yapistirmayi planliyordum fakat hayal kirikligina ugradim. Yine de hepsi ayri bir kalite tasiyordu. Insanlar da ayni sekildeydi.
Gordugum en guzel sey hiç tartismasiz Duomo'ydu.  Içi de disi da guzeldi ustelik! Hatta pazar sabahi oldugu için ayini bile gorme sansimiz oldu(ne terimsel ne de gramatik olarak dogru yazdigimi sanmiyorum)
Kosturarak 250 basamagi çikmak için bilet aldik, tirmanmaya basladik. Sonuç cidden muhtesemdi, manzariyi gorunce kendimden geçip yuzlerce fotograf çektim, yillar sonra bile bakinca cennetin nasil bir yer oldugunu hatirlamak için. Tertemiz havasiyla cigerlerimi doldurdum, yuksekten sarhos oldum, bazense siki siki tutundum ilk buldugum duvara ama yine de gozlerimi alamadim bakmaktan, o urkunç ama bir o kadar da zevk verici gizemli duyguyu hissettim.
Kaleye dogru yola koyulduk, içeri de girdik ama bahçe vardi. Odalara girme firsati bulabilseydik çok daha guzel olurdu. Kaleden sonra karsimiza ufak bir lunapark çikti. Insanlarin bagrislari, çigliklari ve guluslerinin içinden parka dogru ilerledik. çoluklu çoculku aileler, kopegini gezdirenler, sevgilisiyle el ele yuruyenler, kosu yapanlar, yasli veya kilolu vucutlarina aldirmadan guneslenler(sansimiza hava çok guzeldi, roma'dan bile daha sicakti) dostlariyle piknik yapanlar, elinde birasiyle çene çalanlar, birasiz çene çalanlar, yalniz otrup etrafi izleyenler, fotograf çeken turistler, kart oynayanlar, bos bos konusanlar, bisikletliler, aglayan çocuklar, gulen çocuklar, guler yuzlu, mutlu insanlar...
Donus içinse adini hatirlayamadigim,biraz daha guneyin etkisyle dar sokaklari alan sirin, Milano'nun e entel noktasindan geçtik. Bizdeki barlar sokagini biraz daha buyutun, yiyecek-içecek disinda bir-iki sey daha ekleyin...
2 gun, 2 geceye rahat rahat yayilacak geziyi tek gune sigdirinca kisa devre yaptik hepmiz, yandi her sey. Evde safranli pilav, et ve patetesi yiyinceye kadar olu olu oturduk. Yemeklerinse ne derece guzel oldugunu yazmama gerek yoktur herhalde.

GUN3:
Bergamo alto için biraz daha geç kalkip muhtesem(!) kahvaltimizi ettik.
Bergamo'da çok fazla yer gormemize ragmen gorduklerimiz yeterince tatmin ediciydi.
Bir ara sinirlendim ben bu ikisine, epey uyuz oldum. Sebebiyse adam gibi gezmayi istemeyip adam basi oturmalariydi. Isteksizliklerinin sebebiyse sarhosluklariydi. Sarhosdular, sarhostuk(benimki kisa mesayiliydi, yarim saate ayildim) çok sayida kuçuk kuçuk, sirin sirin barlar vardi. Aralarindan birisine girdik(sarisin barmene de kandi tabii bunlar) Vincenzo sarhos olmak için zorladi kendini. abartmasinin bir sebebi vardi çunku : bara girmeden once yememiz gerekiyordu. Vitrinindeki enfes pizzalari gordugumuz yere daldik. 2 dilim pizza aldi, sonrasinda fise soyle bir bakmasiyle benzinin atmasi bir oldu. Rengi filan gitti zavallinin.TL degerine çevirisek 40. Ben size oyle soyleyeyim. Iste boylelikle uzerine bir bardak soguk su kesmez, daha sert bir seyler içmemiz gerek dedik.
Eve biraz daha erken donduk,etli bezelyeli makarna, hamburger ve patettes kizartmasi yedik. Uzerineyse guzel bir maç. Oylesine iddiaya girmistim bir birasina, Verona-Torina için. Hem verona kulaga hos geliyordu hem"ferrari " adli bir oyunculari vardi hem de ilk 5 dakikadiki performanlarini sevmistim veronanin. Megersem verona torino'yu 10 yili askin suredir yenemiyormus. Olsun, no panic, no pandik!
Ben "ferrari atla, ferrari zipla, kos ferrari kos, senin adin ferrari, vinnnnnnnnn..." diye saydirmaktan bikinca tuvalete girdim. Bir çiktim ki beti benzi atmis bunlarin. "1-0 mi?" dedim, ekrana bir de baktim ki 2-0. Gollerden birini de ferrari atmis. Koçum benim be!  En sonunda 4-1 bitti. Benimle o gunden beri de futbol hakkinda tartismiyorlar(hi-ha!)

Son:
Havaalinda uzerinde 'Yari fiyatina!' yazisini gordugum Lindtlerden birini almis, yerken birden hapsurdum. Herzamanki gibi burnum kanamaya basladi(Haftada bir, iki haftada bir olur bu bana) Kizlar tuvaletine girdigimde içerine yaklasik 10 kisi vardi, 1 daika sonraysa içeride sadece ben kalmistim. Uçagin kalkmasina az kala burnuma tipalar sokusturup çiktim. Iyi de kaniyordu bu sefer, burnuma tipayi soktugum hizla geri çikarip yenisini koymam gerekiyordu, o derece. Sonuçta pek de hos olmadi o kadar kanli goruntu onca insan arasinda. Uçakta lavoboya gidince aynadaki yuzumle karsilastim ; aglattigim kuçuk cocuklar ya da igrendirip kusturdugum insanlar var miyidi acaba?


3.15.2012

Devam

Uzun zaman olmus hiçbir sey yazmayali, hiç kimse okumadigindandir(moraller down) Noelden beri yazmamasim hiçbir sey ; kisa bir ozet geçeyim :

Yilbasinda guzel bir partiye katildim, tatilde neredeyse hergun disari çikip sosyallesmeye filan çalistim, iyi de geçti aslinda her sey...

Sonra okullarin açilmasiyla beraber saat 1lerde uyanmalarim yine oldu 7, sikici lanet gunler...

Subatta dogum gunum için abim geldi taa Turkiyelerden. O ana dek Italya'da geçirdigim en guzel gunleri geçirdim onunla beraber. Roma'nin altini ustune getirdik, gitmedigimiz yer, gormedigimimiz sey, altina girmedigimiz tas birakmadik 4 gunde. Ailemle de tanistirdim onu. Dogum gunumu de evde kutladim(normalde kutlamam bile dogum gunumu ama host annemin asiri isteklerine karsin "Iyi bari 3-5 kisi devat edelim yemege." diyiverdim.) Boylece bir takim arkadaslarimi da gormus oldu. Abim dondugumde çok sarsilmayi bekliyordum nitekim oyle olmadi. Tek pisman oldugum sey tam gitmeden once yeterince siki sarilamam oldu ona.

Biraz sessizlestim iki hafta kadar ancak onu hastaligima bagliyorum, hiç olmadigi kadar bozdu midem ve bagirsaklarim.

Afs bir de degisim haftasi yapiyor bir haftaligina. Her ulkede ayni sey var mi bilmiyorum ama gonullu bir proje ve en azindan biletleri senin odemen gerekiyor.(illa paramizi da alacaklar) Yine bir aileyle kaliyorsun, yine okula gidiyorsun. Sadece biraz daha yogun ve gezme uzerine kurulu oluyor. Degisim içinde degisim. 'Guzel olur' diye dusundugum için taa ocak ayindan gerçeklesecegini bildigim haftayi beklemeye koyuldum. Neredeyse herkes istedigi yere Mart'ta gidecekti. Bende de bir 'Venedik? tutkusu vardir ki sormayin, adinin geçtigi yerde bakislarim degisir. Sene basindan beri de tutturuyordum "Annnnnneeeaaaa beni gotursene Venedik'e!" diye. Degisim haftasi bahanesiyle afs gorevlilerine yalvardim, yakardim beni venedik'e surmeleri için ve sonuuuuççç : Sardinya. Hemde Nisanin ortasinda.(nokta).